Polonezköy’ün Tarihçesi
1772–1795 yılları arasında Polonya toprakları Rusya, Avusturya ve Prusya arasında paylaşılmıştır. Takip eden 123 sene boyunca Polonya bağımsızlığını kaybetmiştir.
Bu süreçte özellikle Rusya’ya karşı 1830 yılında büyük bir ayaklanma başlamıştır. Ancak ayaklanmanın başarısızlıkla son bulması ile büyük bir göç başlamıştır.
Göç edenlerin büyük kısmı başta Fransa olmak üzere çeşitli Avrupa kentlerine gitmiştir.
Ulusal ayaklanmalarda başarısızlığa uğrayan liderlerinin bazıları da Osmanlı İmparatorluğu’na sığınmışlardır ve mücadelelerine Osmanlı İmparatorluğu’nda devam etmişlerdir .
Bu arada Prens Adam Czartoryski Paris’te 1833 yılında Namık Paşa ile göçmenlerin Osmanlı topraklarına yerleşmeleri için ilk olarak görüşmelerde bulunmuştur. Ancak bu planlar gerçekleşememiştir.
Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu’nda yapılmakta olan reform hareketleri (1839 Tanzimat Fermanı) Polonyalı göçmenlerin faaliyetleri için uygun şartlar yaratmıştır.
Bunun yanında 1841 yılında imzalanan Londra Antlaşması, Rusların Türkiye’deki etkinliklerinin kısmen sınırlandırılmasına yol açmıştır.
Bu gelişmeler üzerine Polonya devlet adamı ve göçmen topluluğu önderi Prens Adam Czartoryski merkezini Paris’te kurduğu siyasi göçmen birliğine bağlı olarak İstanbul’da bir Doğu Ajansı açmış ve yöneticiliğini Michal Czajkowski’ye vermiştir.
Czajkowski İstanbul’un yakınında bulunan Lazaryen rahipleriyle irtibata geçerek bu rahiplerin sahip oldukları çiftlik topraklarında Polonyalılar için sığınak oluşturulmasını gündeme getirmiştir.
1842 yılında Prens Adam Czartoryski’nin girişimleriyle imzalanan antlaşma sonucunda bu topraklar süresiz olarak kiralanmış ve Polonyalı yerleşimcilerin kullanımına verilmiştir .
Yine 1842 yılında köye dini törenle “Adampol” adı verilmiştir.
Köy bu adı kurucusu olan Adam Czartoryski’den almıştır.
Adampol Adam’ın tarlası anlamına gelmektedir.
Osmanlı topraklarındaki bu Polonya kolonisi, parçalanmış Polonya devleti ve Polonya sınırları dışında kurulan ilk köydür.
1842 yılına ait ilk kayıtlarda, köyde oturan 12 kişinin adı bulunmaktadır.
1843 yılında 19 Polonyalı yaşamını sürdürürken, ağır yaşam koşulları nedeniyle 1857 yılında yalnızca 3 kişinin kaldığı görülmektedir.
Köyde sürekli olarak oturan birkaç kişilik nüfusa geçici olarak katılanlara da rastlanmaktadır.
Köyden gidenlerin yerine geçici olarak yenileri gelmektedir.
1848 yılında Macaristan’da ve Polonya’da özgürlük için büyük bir ayaklanma olmuştur.
Milletlerin bağımsızlığı için başlatılan bu ayaklanma Ruslar ve Avusturyalılar tarafından bastırılmıştır.
Adampol’ün Polonyalı mülteciler için bir sığınma yeri olması, “Uluslar Baharı” hareketinin Macaristan’da yenilgiye uğramasından sonra tekrar önem kazanmıştır.
O zaman Osmanlı İmparatorluğu’na yüzlerce Polonyalı gelmiştir. 1849–1851 yılları arasında Adampol’e gelen yeni göçmen sayısının 100 civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Köy tarihinin gerçek dönüm noktası ise Kırım Savaşı olmuştur. Kırım Savaşı’na (1853–1856), Michal Czajkowski (Mehmet Sadık Paşa) komutasında Osmanlı Ordusu’nda katılan askerlerden 38 kişi, tümenin terhis edilmesinin üzerine Adampol’e yerleşmişlerdir.
Başka bir kaynağa göre de Kırım Svaşı sonrasında Adampol’e yerleşenlerin sayısı 58’dir . Ayrıca bu tümende görev yapan askerlerden 150 kadarının yerleşimi ile Osmanlı topraklarında ikinci bir Polonyalı köyü kurulmuştur . Kırım Savaşı’nın ardından, 1856 yılında köyün nüfusu 121 kişiye ulaşmıştır . Ardından Osmanlı İmparatorluğunda kurulan diğer bir Polonyalı köyü olan Derbina’nın tasfiyesi ile köye 1859 yılında yeni yerleşimciler gelmiştir.
İlerleyen dönemlerde Polonya’da gerçekleşen son ayaklanma 1863 yılında Ruslara karşı başlamıştır. Ancak bu ayaklanma da amacına ulaşamamıştır .
Belirtilen ayaklanma sonrasında Adampol’e genç ve öğrenim görmüş yeni bir grup göçmen gelmiştir. 1863 yılında kolonide 100 Polonyalı aile bulunmaktadır .
Ardından Osmanlı Rus Savaşından sonra da (1877-1878) Adampol’e gelen Polonyalı göçmenler olmuştur. 1880 senesinde köy topraklarının Lazeryanlardan satın alınmasına ilişkin bir belge imzalanmış ve 1883 yılında köyü Prens Wladyslaw Czartoryski (Adam’ın oğlu) satın almıştır
Adampol topraklarının bir Polonyalı tarafından satın alınmasından sonra, köy dünyada Polonyalıların oturduğu ve bulundukları ülkenin, köy yönetimini özgür bıraktığı ve etki göstermediği tek yer olmuştur.
Diğer bir ifadeyle Polonezköy’ün yönetimine Osmanlı İmparatorluğu tarafından bir baskı ya da zorlama gerçekleşmemiştir.
19. yy. sonunda yerleşimcilerden ölenler olmasına rağmen köyde 150 kişiden fazla nüfusun olduğu belirtilmektedir . Köy nüfusunun ez fazla olduğu dönemde 220’ye ulaştığı tahmin edilmektedir .
1908 yılında Adampol, diğer Türk köyleriyle hak ve görevler konusunda eşit konuma getirilmiştir. 1918 yılında Polonya bağımsızlığını kazandıktan sonra Türkiye’deki siyasi göçmenlerin bir bölümü Polonya’ya geri dönmüştür. O tarihte Türkiye’de kalan 200 kişinin büyük bir bölümü Polonezköy’de oturmaktadır.
Cumhuriyet’in kurulmasından sonra “Adampol” resmi olarak “Polonezköy” ismini almıştır . Daha sonra 1938 yılında köy sakinlerine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmiştir.
Türkiye’nin ekonomik olarak zor bir dönem geçirdiği 1960’lı yıllarda Polonezköy sakinlerinin üçte biri başta Avustralya ve Almanya olmak üzere yurtdışına göç etmiş ve göç edenlerin topraklarını Türkler satın almaya başlamıştır.
Böylelikle, köyde Türklerin de yaşamaya başlaması söz konusu olmuştur. 1975 yılında köyde 10 adet Türk çiftliğinin bulunduğu saptanmıştır.
Köyün sosyo-ekonomik değişimindeki son evre günümüze kadar olan dönemdir.
Bu evrede pek çok radikal değişim yaşanmıştır. Latka (1992)’ye göre, bu dönemde köyün karakteristiğinin değişmesinde iki temel faktör etkili olmuştur.
Bunlardan ilki, 1960 yılında köyü Beykoz ilçesi ile birleştiren yolun açılmış olmasıdır. Yeni yolun açılmasıyla köye ulaşım kolaylaşmış; köyde dinlenmek isteyenler köyü kalabalık gruplar halinde doldurmaya başlamış ve köy turist akınına uğramıştır. Yatacak yer ve yemek hazırlamak çiftçilik ve hayvan yetiştirmekten daha hafif bir iş olduğundan ve daha az zaman aldığından köy sakinleri pansiyonculuğa yönelmiş; bu yol kısa zamanda büyük çoğunluk için temel geçim kaynağı haline gelmiştir.
Bu durum, öncelikle ek bina ve yeni evlerin yapılması, daha sonra da köy sakinlerinin davranış ve bilincinde değişiklikler oluşmasına yol açmıştır.
Değişimin altında yatan ikinci temel faktör ise 1968 yılında köylülerin toprak mülkiyet haklarını kazanmalarıdır. O zamana kadar mülkiyet hakkı Prens Wladyslaw Czartoryski’nin mirasçılarına aittir ve mirasçılar 1968 yılında bu haktan vazgeçmişlerdir.
Böylelikle köy topraklarının alım-satımı olanaklı hale gelmiş; bazı köylüler topraklarını satmaya başlamış ve köye yeni yerleşimciler gelmeye başlamıştır.
Bunlar, arazi fiyatlarının yüksekliği nedeniyle, çoğunlukla İstanbul’un zenginleridir.
Diğer yandan, genel olarak bütün Türkiye’de görülen ve özellikle 1960’lı yıllarda yoğunlaşan yurt dışına işçi göçü Polonezköy’ü de etkilemiş ve 1970’lere kadar Almanya ve Avustralya’ya genç nüfusun göç ettiği gözlenmiştir.
Turizmden elde edilen gelirlerin tatmin ediciliği zamanla bu göçü durdurmuştur. Turizmin gelişmesiyle birlikte yoğun bir işgücü ihtiyacı ortaya çıkmış ve bu ihtiyaç köy dışından karşılanmıştır.
1960’lı yıllarda ağaçlandırma işçisi olarak bölgeye gelen Tokatlılar kısa sürede köy halkıyla kaynaşmış ve söz konusu işgücü ihtiyacı neredeyse tamamen Tokatlılar tarafından karşılanmıştır.
Günümüzde Polonezköy nüfusu içerisinde en önemli grubu Tokatlılar oluşturmaktadır. Ancak, ne İstanbullu zenginlerin köye yerleşmesi ne de Tokatlıların nüfus çoğunluğunu oluşturması köyün Leh karakteristiğini değiştirmemektedir.
Örneğin, köyün muhtarlığı seçiminde Leh kökenli olanlar dışındakilerden aday çıkmamakta ve köy yönetiminin Leh kökenli olanlar tarafından yürütülmesi sağlanmaktadır.
Modern toplum evresinde köy ekonomisi tamamıyla turizm ve rekreasyonel etkinliklere dayanmaktadır. Yapılan güncel bir saptamaya göre köy sınırlarında 260 yatak kapasiteli 3 otel ve 600 yatak kapasiteli 23 pansiyon bulunmaktadır.
Ayrıca, büfeler ve lokantalar, spor tesisleri, göletler, yürüyüş parkurları ve hayvanat bahçesi gibi değişik rekreasyon kaynakları da köy sınırlarında yer almaktadır.
Köy civarındaki ormanların köy sınırları ile birlikte 1994 yılında Tabiat Parkı statüsüyle koruma altına alınması köyün cazibesini bir kat daha artırmıştır. Bölge özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında yoğun bir ziyaretçi akınına uğramakta ve bu dönemlerde günlük ziyaretçi sayısı 5000’in üzerine çıkmaktadır.
Cihan ERDÖNMEZ, Seçil YURDAKUL EROL
İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Müh. Ormancılık Politikası ve Yönetimi ABD, İstanbul Kaynak