Küçük Kaynarca Antlaşması’nın Sonuçları

Küçük Kaynarca Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu’nun 18. yüzyılda Rusya ile yaptığı ve oldukça ağır koşullar içeren bir antlaşmaydı. 1774’te imzalanmış olan bu antlaşma, Osmanlı-Rus ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. İki önemli sonucu şunlardı:

    1. Galata’da Kilise İnşası ve Rus Elçisinin Himayesi: Antlaşma, Rusya’ya İstanbul’un Galata semtinde bir kilise inşa etme hakkı tanıdı. Bu kilisenin Bab-ı Âli (Osmanlı Devleti’nin yüksek yönetim merkezi) nezdindeki temsilciliği de Rus elçisinin himayesi altına verildi. Bu durum, Osmanlı İmparatorluğu içindeki Ortodoks Hristiyanların Rusya tarafından korunmasına zemin hazırladı ve Rusya’nın Osmanlı İmparatorluğu iç işlerine müdahale kapasitesini artırdı.
    2. Osmanlı Devleti’nin İlk Savaş Tazminatı Ödemesi ve Kapitülasyonlar: Osmanlı Devleti bu antlaşma ile tarihinde ilk kez savaş tazminatı ödedi. Ayrıca, Karadeniz’in “Türk Gölü” olma niteliğini kaybetmesi ve Rusya’nın kapitülasyonlardan faydalanması, Osmanlı İmparatorluğu’nun uluslararası arenada zayıflamasının ve egemenlik haklarının sınırlandırılmasının bir göstergesi oldu.

Küçük Kaynarca Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme döneminde önemli bir kilometre taşıdır ve sonraki yüzyıllarda imparatorluğun siyasi yapısını ve uluslararası ilişkilerini derinden etkileyen sonuçlar doğurmuştur. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti’nin dış politikasında egemenlik haklarını kaybetmeye başladığının ve Avrupa devletleri karşısında zayıfladığının bir işareti olarak kabul edilir. Ayrıca, Rusya’nın Balkanlar ve Karadeniz bölgesindeki etkisini artırmasına olanak tanıyan bir adım olarak da görülür.

Küçük Kaynarca Antlaşması’nın imzalanması, Osmanlı Devleti için sadece toprak ve ekonomik kayıplar anlamına gelmekle kalmayıp, aynı zamanda uluslararası alanda prestij kaybına ve iç siyasette de çeşitli sorunlara yol açmıştır. Özellikle Karadeniz’in kontrolünün kaybedilmesi ve Rusya’nın kapitülasyonlardan yararlanması, Osmanlı Devleti’nin deniz ticaretinde ve deniz gücünde önemli bir gerilemeye işaret ediyordu. Ayrıca, Rusya’nın Osmanlı İmparatorluğu içindeki Ortodoks Hristiyan nüfus üzerinde artan etkisi, imparatorluğun iç dengelerini de etkileyerek etnik ve dini çatışmalara zemin hazırlamıştır.

Bu antlaşma, Osmanlı Devleti’nin sonraki dönemlerde Avrupa devletleri ile yapacağı diğer antlaşmalar için de bir öncü niteliği taşıyordu. Avrupa devletlerinin Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki etkisinin artması, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında imparatorluğun parçalanmasına ve sonunda yıkılmasına yol açan sürecin başlangıcı olarak değerlendirilebilir. Bu açıdan bakıldığında, Küçük Kaynarca Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu’nun uzun süreli gerileme ve çöküş sürecinin önemli bir parçası olarak tarihe geçmiştir.