Samistal Yaylası

Çocukluğumuz Kaçkarlar’ın eteklerindeki yaylalarda geçti. Pokut bizim bütün bir kış hayaliyle yaşadığımız, kendimizi kırlarına attığımızda buzağılar gibi özgür hissettiğimiz tek yerdi belki de. Kimsenin bize ses etmemesi hatta karışmamasıydı bunun sebebi.

Kucağımıza doldurduğumuz ‘suhari’leri (bir çeşit kuru ekmek) yayla tepelerinde suya katık edip, bütün günü tok geçirirdik. Yağmurlu havalarda çok uzaklara gitmeden, yayla evimizin düzünde ‘met’ dediğimiz çelik çomak oyununu oynuyorduk.

Günlerimiz böyle geçerken, bir gün ismini duyduğumuz, hep merak ettiğimiz uzaktaki yaylamıza yolumuzu düşürmenin zamanının geldiğini anladık. Samistal denilen bu büyülü isimli yaylayı görmek için değil sabahın köründe uyanmak, hiç yatmamaya bile razıydık.
2600 metre yükseklikte kurulu Samistal,  bölgenin en farklı, en yüksek ve manzarası en güzel yayla.

DAĞIN KALBİNE YOLCULUK
1996 senesinin serin bir Pokut sabahı, dört arkadaş Samistal’a doğru yola koyulduk, çıkınımızda bir yayla helvasından başka bir şey de yoktu… Hazindağ Yaylası’na vardık ki; orası da bizim için yeni ve görülmesi gereken bir yerdi. Orası da mistiklikten nasibini fazlasıyla almış, sırt üstü sıralı ahşap evlerin olduğu, muhteşem bir yaylaydı.

İlk karşılaşmamızdan çok etkilendiğimi itiraf etmeliyim. Bir de tabii Pokut ve Hazindağ arasındaki, artık olmayan, elle döşeli taş yolların da olduğu patika… Bir rüyaydı, inanılmazdı…

Bugün bile düşündükçe kayıplarımızın ne kadar büyük olduğuna kahrediyorum. Hazindağ’ın dinginliğinde bir soğuk subaşında yayla helvasını tükettikten sonra Samistal patikasına doğru yol almaya başlamıştık. Samistal’a doğru yükselirken, artık ormanlar aşağıda kalmıştı ve biz bir dağın kalbine yolculuk yapıyorduk…

BİR RÜYANIN BAŞLANGICI…
Yükseldikçe taşların sırrına doğru davet ediliyor ve bilinmezin coşkusuyla dağlara doğru haykırıyorduk. Pertuz denilen mevkiden Samistal’ı görmesine görmüştük ama aslında daha çok yolumuzun olduğunu yaylaya varınca anlayacaktık. Ve Samistal’daydık nihayet.

O dönem yaylacılık yapan Zeliha Halam ve Kemal Amcam (Gülay) bize yabani soğanlı (pol) bir muhlama, mısır ekmekli ve yoğurtlu bir sofra kurmuştu. Hayatımda öylesini bir daha yediğimi hatırlamıyorum. Öyle bir lezzetli, öyle bir keyifliydi her şey… Rahmetli Avadan Halil Amca’yla yaptığımız çay sohbetini de unutamıyorum…

Samistal; bir rüyanın başlangıcı oldu ve o zamandan bu zamana, beni sakın yalnız bırakmayın der gibi veda etti bize. Bizse, her zaman elimizden geldiğince kendisine gitmeye devam ettik. Çünkü Samistal; gerçekten Doğu Karadeniz yaylaları içerisinde çok farklı bir yere sahip. Samistal Yaylası, 2600 metre yükseklikte, etrafında numunelik bir tek ağacın olmadığı, çok taşlık bir alanda kurulmuş değişik bir yayla.

YAYLALARIN YAYLASI
Evleri alçak tavanlı ve tamamen kesme taştan yapılmış en az yüz yıllık evler. Samistal’da artık eskisi gibi kalabalık bir Vartevor şenliği yapılmasa da geleneksellik takıntısı olanlar kendi imkânlarıyla yaylayı yaşatmaya çalışıyor (Bu arada Samistal’da 36 sene aradan sonra Vartevor yapmayı başaran Fırtına İnisiyatifi grubunu da selamlayalım).

 

Samistal, hem konum itibariyle hem de havasıyla diğer yaylalardan çok farklı. Genellikle kapalı seyreden tipik Karadeniz yaz aylarında Samistal’da hava çoğunlukla açık olur.
Yaylaya Hazindağ’dan ulaşılabildiği gibi Yukarı Kavrun Yaylası’ndan ulaşmak da mümkün. Samistal etrafını çeviren dağların ve yaylaların ortasında müstesna bir yere sahip. Bir tarafında Kaçkar zirveleri ve Kavrun Yaylası, diğer tarafında Apevanak Yaylası, geçitler, aşıtlar…

HUZURU BOZAN YOL
Ama o hep yalnız ve ulaşılmaz. Yıllarca büyüklerimizin türkülerinde “Viran kalsın” demelerinden olsa gerek Samistal bugünkü görüntüsüyle geçmiş şaşaalı günlerinden uzak. İnsanların çok sık gelmemesine rağmen evleri tüm görkemiyle ayakta duruyor. Tabii birçoğunun doğa şartlarına ve bakımsızlığa dayanamayıp yıkıldığını da hatırlatmak gerek.
Samistal’ın bin yıllık dinginliği ve hoşgörüsü, şimdilerde Yukarı Kavrun’la arasında yapılmak istenen Yeşil Yol’la bozulmak istense de; yaylaları korumak adına yola çıkan yerel halk her zamanki gibi bu anlamsız girişime karşı mücadelelerine devam ediyor. Bir avuç cesur insanın mücadelesiyle Samistal’in, sonsuza kadar yaşamasını dileyerek, Kemal Gülay Amca’nın Samistal şiirinden bir dizeye kulak verelim:

“Pudurda  iç suyu dayan yokuşa/ Yokuşun başında otur bir taşa/ Yayla diye diye geldik bu yaşa/ Samistal bir başka suyu bir başka/ Samistallı olmak daha bir başka…”

GİTMİŞKEN…
Pokut ve Sal yaylaları
Kaçkarlar’a geldiğinizde çok uzun uzadıya dolaşmadan bütün dağları nasıl izleyebilirim diye düşünmeden; Çinçiva köyünden bir saat uzaklıktaki, 2000 metredeki Sal ve Pokut yaylasına varıp, Kaçkarlar’ı ve hatta Karadeniz’i izleyebilirsiniz.

Çat Vadisi/Elevit Yaylası
Fırtına Vadisi’nin kalbi niteliğindeki Çat’ta ufak yürüyüşler yapın Elevit Yaylası’na gidin.

Fırtına konakları
Çarlık Rusya’sı döneminde çalışmaya giden gurbetçi Hemşinlilerin orada pastacılıktan kazandıkları paralarla yaptırdıkları, görkemli evler olan konakları görmeden vadiden ayrılmak olmaz.