Puglia İtalya keşfetme turu.

Puglia çok renkli ve çok değişik bir belde. İtalya deyince akla ilk gelen yer olmadığı için de çok özel. 16’ncı yy’da İtalya’nın güneyinde Napoli Kralı’ndan izin alınmadan hiçbir bina yapılamazmış. ‘Çizme’nin topuğu ‘Puglia bölgesinin’  toprak ağası ‘Gian Girolomo Acquaviva d’Aragona’  bu kuralın açığını yakalamış.

Sıva kullanmadan tek bir kişinin yapabileceği veya istenirse hemen yıkabileceği evler. ‘Trulli’ evleri bir teoriye göre de bizim Harran evlerinin kopyası. Etrüskler Kuzey İtalya’da yaşayan, çok ileri medeniyet sahibi, biraz da değişik bir kavim…


Yunanlı tarih babası Herodot’a göre, Anadolu kökenli bu değişik insanlar, zamanının diğer insan topluluklarının bir ‘tık’ ilerisinde imiş.
Gene bir teoriye göre, bu konik evler ‘Trulli’ evleri Etrüskler tarafından Harran’dan getirilmiş.

Bir teoriye göre Roma medeniyetinin de kökü. Yunanlı tarih babası Herodot’a göre, Anadolu kökenli bu değişik insanlar, zamanının diğer insan topluluklarının bir ‘tık’ ilerisinde imiş. Gene bir teoriye göre, bu konik evler ‘Trulli’ evleri Etrüskler tarafından Harran’dan getirilmiş bir inşaat şekli. Bana pek olası gelmedi açıkçası çünkü Trulli evleri harçsız kuru yapılıyor. Kırılması kolay.

Tabaka tabaka çıkarılan kireçtaşlarının gittikçe küçülen daireler halinde üst üste konulması ile yapılıyor. Kubbe tekniği ile yapılmadığı için en tepeye kadar çıkıp tepede bir kilit taşına ihtiyaç yok dolayısı ile en tepesi istediğiniz çapta açık kalabiliyor.    

 

Rehberimiz ‘Mimmo’ (bizim kamera ekibi çocuklar adını ‘Cemil’ koydular) Anadolu tipli bir adam, ısrarla bu tip yapı tekniğinin Anadolu’dan geldiğini söylüyor. Elinde kendi çizdiği Harran evleri ve ‘Trulli’ evlerinin eskizleri var.

 Eski formunda en üstü açık imiş ve baca vazifesi görüyormuş. Sonradan bacayı yana çekmişler. İki-üç odalı yapılar ve bir odası hayvanlar için.Mutfak ise konik çatıda en üstte, yiyecekler küflenmesin ve kuru kalsın diye. Evde döşemenin altı tamamen sıvalı bir sarnıç ve köşesindeki bir delikten kova ile su çekiyorsunuz.

UNESCO koruması altındaki bu evlerde artık yaşanmıyor.

YEMEK İÇİN MUTLAKA UĞRAYIN
Acıktık…. Müthiş bir yere götürüyorum sizi.

 

Kasabadan bir arkadaşımın ‘Fastfood di Pesce’ (Balık Fastfood) diye adlandırdığı ve ısrarla götürdüğü mekâna bayıldım. ‘Pescaria’yı son derece akıllı ve pratik buldum.

Çok sempatik ve girişken şef Lucio Mele ile uzun uzun sohbet ettim ve ikram ettiği nefis bir kadeh ‘Roze’ eşliğinde yediğim en lezzetli midye tavayı karton kutu içerisinden götürdüm. Pirinç ununa buluyormuş, bu sayede etrafında fazla hamur olmuyor ama banmak için tarator aradı damağım doğrusu. Tarator tarifini yollayacağım.

 Muhakkak uğrayın ama kalabalığından ürkmeyin, numara alıyorsunuz, sıra size gelir ve beklemeye değer. www.pescaria.it

8 SAATTE PİŞEN PATLICANDAN BİRŞEY ANLAMADIM

Michelin yıldızlı şef Angelo Sabatelli ile sahil kasabası ‘Monopoli’yi dolaştık ve alışveriş yaptık. 8 saatte pişen bir patlıcan yapacak bana! Kilosu 50 Euro’luk mantarları da alışveriş sepetimize ekledikten sonra, lokantasına yola koyulduk.

 

8 saatte pişen patlıcan soyulduktan sonra fritözde doğranmadan kızartılıyor. Soğuduktan sonra üzerine ağırlık konarak 1.5 santim yüksekliğe kadar hafifçe dağıtmadan birkaç saat içerisinde inceltiliyor. Uçları kesilerek dikdörtgen bir blok oluyor. 10 dakika 180 derece fırına giriyor ve sonra çektirilmiş zeytinyağı ve soya fırça ile sürülerek glaze ediliyor, tekrar fırına giriyor. Bu üç kez tekrarlanıyor.

Sonra tekrar üç kez altışar dakika soğuk ve fırın şoku yapılıyor. Tüm bu işlemler 8 saat sürüyor. Sonra burrata peynirin içi ve süsleri ile servis ediliyor. Açıkçası ben bu yıldızlı olma işini pek anlamış değilim, o beklediğim lezzeti de bulamadım veya çıta çok yüksek idi atlayamadım. www.angelosabatelliristorante.com