Bodrum Hikayesi

Bodrum içinde ve çevresinde, farklı medeniyetlerden kalma çok sayıda tarihi eser var. Bodrum’a gidip gelenlerin çoğunun bunlardan haberi yok.

Doğrusu bu bilgisizliğin ve ilgisizliğin önemli bir nedeni de Bodrum’da tarihin izlerinin tabiat ve de insan eliyle yok edilmiş olmasıdır.
Bodrum şehrindeki eski evlerin tabanlarını ve duvarlarını süsleyen mozaiklerin hemen hepsi ile Bodrum’da tek bir parçası kalmayan dünyanın 7 harikasından biri olan Mausoleion Anıtı’nın önemli bölümleri Londra’da British Museum’da sergileniyor.

Sir Charles Thomas Newton, 1856-1857 yılında yaptığı kazılarda bulduğu ne var ne yoksa Londra’ya taşımış.

Bodrum’un, milattan önce inşa edilen 7 km. uzunluğundaki surlarının sadece Mindos kapılarının kalıntıları ile antik tiyatro ayakta. Çevredeki yerleşim bölgelerindeki kalıntılar her gün biraz daha yok oluyor.

MÜBADELE İLE BAŞLAYAN DEĞİŞİM

Bodrum’un çok öncelere giden bir tarihi olduğuna göre, bu uzun tarih boyu Bodrum’da da birileri yaşadı… Bodrumda kimler yaşadı?  Bodrum’da yaşayanlar neler yapıyordu?

Eski dönemdeki yaşamı yansıtacak belge ve bilgiler çok az. 

Bodrum’da Cumhuriyet dönemindeki büyük değişim, 1923 yılındaki ‘Büyük Mübadele’ ile başladı. Bodrum ve çevresinde yaşayan Rumlar Girit’e gönderildi. Girit’ten gelen Müslümanlar ise Rumların boşalttıkları evlere yerleştirildi.  Büyük Mübadele’de Bodrum’dan 5 binin üzerinde Rumun ayrıldığı söylenir. Mübadele Bodrum’un insan yapısını ve yaşamını değiştirdi.

GİRİTLİ MUHACİRLERLE  GELEN BEREKET

O yıllar Bodrum, çevre köylerden develerle ve katırlarla getirilen, dışarıya satılabilir tütün, incir, üzüm ve badem gibi ürünlerin gemilere yüklendiği, deniz bağlantısı dışında bağlantısı olmayan bir yerleşim bölgesiydi.

1928 yılında karayolu ile Milas’a bağlandı ama dış dünya ile ilişkisi uzun süre sadece deniz oldu. Cumhuriyet döneminde uzun yıllar Denizyolları İşletmesi gemileri Bodrum’a seferlerini sürdürdü.

Girit muhacirleri, yerli halkla zaman içinde kaynaşarak, Bodrum’da ekonomik ve sosyal yapının değişmesinde etkili oldu. Bodrumlular denizden yararlanmayı, süngerciliği öğrendiler. 1950’lerden sonra mandalina üretimi önemli gelir kaynağı oldu.

HALİKARNAS BALIKÇISI’YLA  BAŞLAYAN TURİZM

Halikarnas Balıkçısı’nın dostlarının Bodrum’a gelip gitmesi, Mavi Yolculuk adı verilen tekne gezintilerinin ilgi görmesi, Bodrumluları, karşı adalardaki turizm gelişmelerini örnek alarak turizme yönlendirdi.

1967 yılında Zeki Müren’in gidip gelmesi Bodrum’u ünlendirdi. 1974 yılında Muğla Valisi Özer Türk’ün öncülüğü ile inşa edilen Aktur yazlık konutları Ankaralı bürokratların Bodrum’a ilgisini çekti. Daha sonra hızlı bir yazlık kooperatif inşaatı dönemi başladı.Karayolunun iyileşmesi, uçak bağlantısının kurulması, yeni havaalanının yapılması, Bodrum’a ulaşımı kolaylaştırdı.Bodrum’da 1980’lerden sonra değişim hızlandı. Gümümüzde de değişim devam ediyor.

Zamanı durdurmak, değişimi engellemek imkânsız… Önemli olan değişimin, Bodrum’un Bodrum’luğunu etkilememesi.

UCUZDAN PAHALIYA HIZLI GEÇİŞ

Bodrum’un Bodrum’luğu, Bodrum’un farkıdır. Havasından, denizinden de öte, insanları, Bodrum’a özgü binaları, sokakları, sanatçıları, yerel dükkânları, yerel lokantalarıdır.Bu farklılık yok olursa Bodrum da yok olur. Sıradan bir tatil yöresine dönüşür.

Eskiden Bodrum “ucuzcu Türk gençlerinin ve kendilerini genç hissedenlerin” mekânı idi. Şimdi Bodrum’a İstanbul’dan otobüs ile gidip gelmek, Bodrum’da bir duble rakı içmek bayağı pahalı. Bu nedenle Bodrum’a gelenler ‘değişti’. Şimdi Bodrum yazlıkçıları, uçakla gidip gelebilen kesimden.

Bodrum’un eski ucuzcularının yerini alan yeni bir ‘üst gelir’ grubu var. Bunlar bir milyon dolarlık, iki milyon dolarlık yazlık evler yaptırıyor, içlerini 300 bin dolara, 600 bin dolara döşüyorlar.

Bazıları özel uçakları ile gelip gidiyor. Çoğu THY uçaklarında haftanın belli günü tüm yıl için yerlerini ayırtmış durumda.
Havaalanının pisti güzel. Havaalanını şehre bağlayan gidiş-geliş yolu düzgün. Gidiş-dönüş uçak bileti ücretini ödeme gücü olanlar, bilet bulabilenler için İstanbul’dan Bodrum’a gitmek, Büyükada’ya gitmek gibi bir şey…

Gazetelerdeki fotoğraflara, TV ekranlarındaki görüntülere bakılacak olursa, Bodrum tüm yaz boyu cıvıl cıvıl… Bunlara bakarak “Bodrum’da otel, lokanta, bar açanlar, hediyelik eşya satanlar kazandıkları parayı koyacak yer bulamıyor. İşyeri açanlar bir para kazanıyor, bir para kazanıyor. İnanılamaz” diyenler yanılıyor.

EN GÜZEL MEVSİMİ KAÇIRILIYOR

Güngör Uras, dumanı üstünde kitabı ‘Bilinmeyen Bodrum’da bir zamanların yolu bile olmayan balıkçı kasabasının yaşadığı değişimi anlatıyor.

Bodrum’da hayat ağustos ayının ortalarında, bilemediniz sonunda bitiyor… İnsanlar Bodrum’u en güzel mevsiminde terk ediyor…. Kısa yaz döneminde otellerin, lokantaların iş yapması lazım… Hiçbir otel, hiçbir lokanta iki-üç ay iş yaparak  12 ay boyunca yaşayamaz.

Maalesef Bodrum’da yerli ve yabancı turistler için tatil mevsimini uzatamıyoruz. Bodrum iklimi sekiz ay turist ağırlamaya, kış aylarını kongre turizmi ile geçirmeye müsait bir iklim. Bodrum’da şimdilerde çok sayıda beş yıldızlı, dört yıldızlı konaklama tesisi var. Güzel lokantalar var…

Bodrum’da imar yetkisi belediyelerden alındı. İmar yetkisinin Ankara’ya geçmesi, belki toprakların ve kıyıların yanlış kullanımını önleyecek ama daha da önemli bir sorun var. Yapı izni alanların, kuraldışına çıkışları nasıl önlenecek? Bodrum’da eskiden 2 kattan fazla bina yapılmazdı. Şimdi 3 kat normal de, 4’üncü kat için zorlama başladı.

Eskiden beyaz renk hâkimdi. Şimdi binalar renklenmeye başladı. Eskiden bir Bodrum yapı tipi vardı. Şimdi apartman tipi yapılanma başladı.