Polonezköy’den izlemler

Polonezköy’den izlemleri: A.Üniversitesi D.T.C.F
Leh Dili ve EdebiyatiAna Bilim Dalında okuyan talebelerin yazıları


POLONEZKÖY İZLENİMLERİ

Polonezköy gerçekten insanın yeşile doyabileceği, değişik bir kültürü tanıyabileceği ve bütün bunları yaparken otel ve pansiyonların konforundan da eksik kalmayacağı temiz ve güzel bir tatil mekanı. Gerçi değişik bir kültürü tanıma adına otellerin maskotları, mezarlık ve kiliseden başka bir şey kalmamışsa da, bu durum öyle sanıyorum ki son zamanlarda yapılan odalar ve köşelerle giderilmeye çalışılmakta. Bence Polonezköy’ün günümüz İstanbul’unda kendi tahripten ve çarpık gelişmeden kurtarmış olmasının bir nedeni, muhtar ile yaptığımız sohbette kendisinin çok yakındığı yol, elektrik gibi çağdaş hizmetlerin bölgeye çok geç, hatta komik tarihlerde ulaşmış olması. Bu da bir nevi Türk bürokrasisinin Polonezköy’e ve yeşiline bir jesti olmuş olsa gerek. Çünkü yolun yapılmasıyla Türkiye’de yol kenarında görmeye alıştığımız garip binalar, çarpıklıklar, otoyoldan ayrıldığı noktadan itibaren Polonezköy’ün yolunda görülmeye başlanmış bile. Benim dileğim imkanı olan herkesin bu bölgeyi ziyaret etmesi, çünkü kimsenin buraya olmasından şikayet erme olasılığı yok gibi. Polonezköy’ün sakinleri ise umarın yeşiline sahip çıkar ve yolun getirdiği talan değil düzen ve huzur olmaya devam eder.

Gürkan Bayraktar LH III

Bu Polonezköy’e ilk gidişimdi. Gördüğüm ilk andan itibaren daha önce burayı görmemiş olmanın büyük bir kayıp olduğunu düşündüm. Polonezköy’e girer girmez olağanüstü manzaralar ve yeşil doğanın en güzeliyle karşılaştım. İnsan kendini ayrı bir dünyadaymış gibi hissediyor doğrusu. Gördüğüm her ev, her restaurant, her otel birbirinden ayrı bir özellik ve güzellik taşıyordu. Her yeni gördüğüm yapıya başka bir hayranlık duydum. Her yer Türk kültürünün ve Polonya kültürünün çok güzel sentezini sergiliyordu. Zaten orada yaşayan Polonyalılar bile artık Türkleşmişti. Polonya kökenli ve Türk kökenli insanlar aralarında çok sıcak bir nokta bulmuş olacaklar ki, ilişkileri oldukça ortak ve yakındı. Bunlardan güzel bir örnek teşkil eden Polonezköy’ün muhtarı bize yörenin tarihi hakkında bilgi verdi. Sonra Polonya kültürüne ilişkin simgelerin toplandığı ahşap küçük bir eve götürdü bizi. Gerçekten çok zevkli ve çok güzellerdi. Hıristiyan mezarlığı da gezdiğimiz yerlerden biriydi. Taşların ve dizaynın ilginçliğinden, bize farklı böylesi bir ortamdan insan etkilenmeden edemiyor doğrusu. Polonezköy içinde gezerken o inanılmaz güzellikler karşısında kendimi çok farklı ve ayrıcalıklı hissettim. Ne yazık ki, o güzelliği sadece iki günlük bir zaman diliminde tatmak zorundaydık. Zaten hiç oradan ayrılıp, dönmek istemedim. Çünkü gündüzü başka etkileyici, gecesi bambaşka büyüleyiciydi. Bu geziden sonra kesinlikle daha pek çok kez Polonezköy’ü ziyaret edeceğe benziyorum. Leh dili öğrencisi bir Türk olarak, iki kültürün gerçekten ilgi çekici sentezine, doğanın en mükemmel güzellikleriyle, birbirinden zevkli bir çok yapı da eklenince, ortaya olağanüstü bir yerin çıktığını düşünüyor ve kendimi burayı görüp güzelliklerini tattığım için çok şanslı hissediyorum.

Duygu Orcan LH II

Yeditepe’nin en güzel tepelerinden birine yerleşmiş başka bir kültür: “POLONEZKÖY”. Alabildiğine Polonyalı, bir o kadar da Türkleşmiş bir halkın sıcak köyü. Bizler bu sıcak köyde zümrüt ormanlarının tertemiz havasında dostluk tütsülerini kokladık. Bize bu fırsatı verenlere teşekkürler.

Ufuk Yıldırım LH III

Muhabbetli bir yolculuğun sonunda ulaşılan huzur dolu bir mekan. Ahenkli bir hava… Bizi karşılayan şiirin doğa… Kelimelerle anlatılamayan, yaşanıp tadını damakta bırakılan o köy. Kısa süreliğine gittiğim, ama gitmenin bana verdiği büyük mutlulukla döndüğüm mükemmel yer. Özellikle yaşatılan Polonya kültürünün öğrenilme arzusu. Bir Leh dili öğrencisi olarak öğrendiğim bu dilin şairane güzelliklerini ve Polonya’nın gelenek ve göreneklerinin yansımasını da olsa öğrenmek benim için gurur kaynağı. Muhtarının da yardımıyla gezdiğimiz küçük bir Polonya Kültür Evi, onun gösterdiği fotoğraf ve dergiler bu yansımanın en önemli ögeleriydi. Bütün bunları öğrenirken oranın bir dinlenme tesisi olması bu olayı daha cazip kıldı. Orada bir yer… Kulağınıza nağmelerinin gelmesi için gidip orayı gönlünüze resmedin.

İlknur Akkan LH II

Güzel bir yolculuğun ardından doğanın güzellikleriyle, ilgi çekici mekanlarıyla ve tarihi görüntüsüyle Polonezköy’e vardık. Polonezköy muhtarı o gün bizi görebileceğimiz ilginç ve güzel yerlere götürdü. Her yerin tarihi ve oluşumları hakkında bilgiler verdi. Polonya kültürüne ait eşyalardan oluşmuş küçük bir ev, hırıistiyan mezarlığı bunlardan bir kaçı. Polonya ve Türk kültürünün başarılı sentezi açıkça kendini gösteriyordu. Her anlamda çok zevkli bir geziydi. Beklediğimizden çok daha farklı bir güzelliğe sahip Polonezköy bize gerçekten her şeyiyle görülmeye değer.

Oytun Dorken-Alper Tunçoku LH II

Polonezköy’e giderken orada göreceklerimin sade ve sıkıcı olacağını düşünüyordum, fakat köyün yoluna girer girmez, İstanbul gibi betonlaşmış bir şehrin yanı başında etkileyici bir yeşilliğin uzanışı burada yaşayan insanların yaşadıkları topraklara ve güzelliğe ne kadar değer verdiklerini göstermişti bana. Aracımızdan inip biraz ilerledikten sonra röportaj için muhtarlığa gittiğimizde ülkemde seçimle küçük de olsa bir toprağın sorumluluğunun verildiği, Türkçe’yi ana dilinden daha iyi konuşan vatandaşımız olmuş bir Polonyalıyla karşılaştım. Muhtar daha bize sormadan merak ettiklerimizden fazlasını bize anlattı;söylediklerinden orada kimsenin onlara bakı yapmadığı, kendileri gibi yaşayabildikleri, geçmişlerini koruyup, geleceğe yansıtabilmek için çalıştıkları anlaşılıyordu. Geçmişlerini korudukları mezarlara gösterdikleri özenden anlaşıldığı gibi, henüz tam olarak hazırlanmamış, ama iyi çalışma yapıldığı görülen bir nevi kütür evi de geçmişi yansıtmaya gösterdikleri çabayı gösteriyor. Sonuç olarak Polonezköy’de iki ülke halkının birbirine saygılı bir şekilde kaynaştığı görülüyor, ama bu kaynaşma bizim misafirperverliğimizin mi yoksa yaşadıkları ülkeyi seven gelişmesi için çalışan uyumlu Polonyalı vatandaşlarımızın eseri mi bilemiyorum.

Aydın Erdem Karadağ LH III

Polonezköy Kırım Savaşı’nda 1850’li yıllarda bir kısım Polonyalının Türkiye’ye göç etmesiyle kendilerine Osmanlı tarafından tahsis edilen bir bölge, Polonyalıların deyişiyle “Adampol”. Burada yaşayan Polonyalılar, önceleri kendi kültürleri, dinleri ve dillerini yaşamaya gayret etmişler, ancak zamanla Türklerle kaynaşarak yaşam biçimlerine Türk kültürünü de eklemişler. Türklerle yaptıkları evliliklerden olan çocukları, Polonya dilinin zorluğundan ve Türkçe eğitim gördüklerinden olsa gerek, Türk dilini tercih ediyorlar. Şu anda yaklaşık 50 hanede yaşayan Polonyalılar yaşam şartlarının zorluğu nedeniyle kendi kültürlerini yaşatmanın zor olduğunu söylüyorlar. Ancak halen kendilerine ait hıristiyan dini kurallarına uygun bir mezarlıkları, bir kiliseleri ve kendi kökenlerinden gelen bir muhtarları var.
Polonezköy İstanbul’un kargaşasının içinde tam bir cennet. Şehir merkezine yaklaşık 30 dakikalık bir mesafede, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü Anadolu Yakası Kavacık çıkışından sadece 12 km. uzaklıkta, bambaşka bir dünya. Bunda Atatürk’ün buraya ilk ziyaretinde tek bir ağaca dahi dokunulmaması emrinde etkisi büyük olsa gerek.
Polonezköy’e ulaşımda kullanabileceğiniz tek araç özel vasıtanız olacaktır, çünkü otobüs yada başka bir araç bulabilme olanağınız yok. Bu da Polonezköy’ün İstanbul’un içinde hala bakir kalabilmesinde önemli bir unsur. Tüm bu güzellikleri bozmadan kurulan şirin tatil köyleri ise görülmeye değer.

Burçin Zaman