İstanbulda gezilecek yerler

Pazar gününü nasıl değerlendirsek nereye gitsek istanbulda gezilecek yerler nereler diye düşünüyorsanız, hem yakın olması hem de İstanbul’un içinde olmasına rağmen bambaşka bir İstanbul olması sebebiyle Polonezköy’e gitmenizi önerebiliriz.

Anadolu yakasında Kavacık Kavşağı’ndan sonra Polonezköy tabelalarını takip edince yol yaklaşık 14 km. sürüyor. Üstelik bu yolun hemen hemen yarısı şehirde değil, orman yolu içinde geçiyor; keyifli bir yolculuk.

Yol boyunca köylülerin mevsimine göre getirip sattığı doğal ürünler öyle güzel görünüyor ki, insanda sürekli bir şeyler alma isteği uyandırıyor.

1841 yılında işgal altında bulunan Polonya’nın başkanı Prens Adam Czartoryski İstanbul’da Polonya Temsilciliğini kurarak başına Michal Czajkowski’yi getirir. Czajkowski Müslüman olarak Mehmet Sadık Paşa adını alır. Asker ailelerinin de barınabilmesi için prensin onayıyla o zamanlar Çingene Konağı olarak bilinen 5000 dönüm büyüklüğündeki bugünkü Polonezköy topraklarını Lazarist papazlardan kiralar (Prens daha sonra bu toprakları satın alır -1881-). Köyün adı da prensin adından esinlenilerek Adam’ın yeri anlamında Adampol olarak 1842 yılında dini bir törenle konur. Daha sonraları Polonya’nın bölünmesini kabullenemeyen göçmenler de köye gelerek yerleşir.
Çok güzel; ama el değmemiş bu topraklar Polonyalıların çabalarıyla verimli topraklara ve çiçekli bahçelere dönüştürülür. Osmanlıların Ruslarla Savaşında (Kırım Savaşı) Polonyalı yurtseverlerin oluşturduğu iki tümen asker “Sultan’ın Kazakları” adıyla Osmanlı tarafında savaşa katılır. Bu savaş sonrası daha fazla asker Adampol’e yerleşmeye başlar. Böylece köye gelenlerin sayısı 250 olur. Sultan Abdülmecit savaş sonrası bir fermanıyla savaşa katılan subay ve askerleri ödüllendirir ve köyde yaşayacaklara da vergi muafiyeti getirir. Bugün 90 kadar Polonya kökenlinin yaşadığı köyün toplam nüfusu ise 500 kişidir (Bu bilgiler Zosia Teyze Anı Evindeki broşürden alınmıştır).

Polonezköy tarihi ile ilgili kısa bir bilgiden sonra gezimize devam edebiliriz. Köyün hemen girişinde yer alan Zosia Teyze Anı Evi, sadece pazar ve bayram günleri açılan (hafta içi gidilmek istenirse, önceden haber vermek gerekiyor) hatıraları yaşatan ve gözler önüne seren bir ev.

Dört küçük odası olan evin duvarlarında anı ve belgeler, fotoğraflar yer almakta.

Dönemin eşyaları da odalarda yerlerinde duruyor. Zosia Teyze Anı Evi i’nden çıkınca önümüze küçük parkta ahşap oyma heykeller çıkacak.
Bunlar Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Polonezköy Muhtarlığı’nın işbirliğiyle Türk ve Polonyalı sanatçıların yaptıkları ahşap heykeller.

2004 yılından beri sürdürülen bu çalışmayla Polonezköy Açık Hava Ahşap Heykel Müzesi oluşturulmaya çalışılıyormuş .yazan bilgiler bu şekilde.

Polonezköy Sevimli heykellere tek tek baktıktan sonra yemyeşil ağaçlar, güzel evler arasında yürümeye devam edebilirsiniz.
Ahşap heykellerin hemen yanındaki karşınıza çıkan sarı bina ise Polonya kültürünü tanıtmak amacıyla kurulmuş ve çeşitli etkinlikler düzenleyen Polonezköy Kültür Evi.
Buradan sonra köy meydanına doğru devam ederken köşede hediyelik eşya satan tezgahlar ve arıcılık müzesine de uğrayabilirsiniz.
Bu küçük müzede arıcılıkla ilgili bilgiler ve arıcılıkta kullanılan malzemeler, arıcılık ürünleri benzeri objeler yer alıyor.

Sergi alanının hemen dışında da satın alabileceğiniz arıcılık ürünleri bulunuyor.
Ayrıca cam bir çerçeve içindeki arı kovanında bal yapmaya çalışan çalışkan arıları ve yumurtlayan kraliçe arıyı görebilirsiniz.
Müzeden çıktıktan sonra hemen karşısında bulunan bahçe çok hoşumuza gidecek.

Burası Helena Rizi Pansiyon’un çay bahçesi.

İçeri girer girmez önce asma ağacının altında, ağacın dalları arasından sızan güneş ve üzüm tanelerinin görüntüsünü izlerken sallanan koltukta biraz keyif yapmanızı kesinlikle tavsiye ederiz.

Pansiyona doğru giden yolun girişinde de pembe ve mavi renkli ortancalar da bahçeye çok hoş bir güzellik katmakta.
Burada Polonya tatlıları ve demlik çay servisi yapılıyor. Demlik çayla (6-8 bardak çıkıyor) piernik adı verilen ballı-baharatlı bir kek ve çikolatalı kek sipariş ederek biraz mola verebilirsiniz. Bir yandan gazete okuyup çayınızı içip bahçenin keyfini çıkarabilirsiniz.Polonezköy’de çocuklu aileller içinde ideal serbest alanlar çokça. Helena Rizi Bahçe keyfi sonrası çevrede biraz daha dolaşabilirsiniz. Dohoda, Polka ve Leonardo gibi restoranlar bahçe içinde çok güzel yerler. Restaurant ve cafelerin bulunduğu ortamdan biraz uzaklaşmak isterseniz hemen yürüme mesafesinde polonezköy tabiat parkında 1 saatlik bir doğa yürüyüşü yapabilirsiniz.Hafta için oldukca sakin bir alan.Sanki tüm doğa size kalmış gibi hissedebilirsiniz.

Köyün hemen orta yerinde dilerseniz bisiklet kiralayarak Polonezköyün özel bisiklet parkurunda gene orman içinde güzel bir deneyim yaşayabilirsiniz.

Buraya kadar gelmişken arabaya binip 5-6 km uzaklıktaki Cumhuriyet Köyü’ nede göz atmanızda fayda var.
Burada da pek çok bahçe içinde restoranlar ve piknik alanları bulunmakta. Tabelaları takip ederek önce İshaklı Köyü’ne sonra da Bozhane’ye gidebilirsiniz. Arabadan inmeden çevreye göz atabilirsiniz.

Bozhane yolunda Ali Baba’nın Yeri ve Cennet Vadisi isimli dere kenarında mekanları göreceksiniz. Necati Bey Tokat Mutfağı ağaçlar arasında, püfür püfür biraz salaş olsa da güzel bir yer. Sebzeli Tokat kebabın gerçekten güzeldir. İyi pişmiş kuzu eti, sebzelerle ve verdikleri lavaşla birlikte çok lezzetli. Tokat Mutfağı Şehre bu kadar yakın olup da çok uzaktaymışçasına yemyeşil, sakin ve keyifli Polonezköy’de biz de güzel bir gün geçirdikten sonra akşam konaklama için size tavsiyemiz Leo’s Butik Otel. Bu mekan küçük olmasına rağmen için oldukca zevkli döşenmiş.

istanbulda gezilecek yerler